Summary
Retinoblastoma (RB) çocukluk çağında en sık karşılaşılan malign intraoküler tümördür. Tüm çocukluk çağı tümörlerinin %1'ini oluşturmaktadır. RB'nin genetik ve sporadik olmak üzere iki ana formu bulunmaktadır. RB1 gen mutasyonu taşıyan retinoblastoma hastalarında özellikle EBRT (External Beam Radiotherapy) uygulandıktan sonra gelişen ikincil maliniteleri azaltmak ve sağkalımı artırmak amacı ile alternatif tedavi seçeneklerini belirlemek açısından RB1 gen mutasyon analizi büyük önem taşımaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar yolak üzerindeki RB fonksiyonunun birçok kanserde inaktif olduğunu göstermiştir. Retinoblastoma tümör baskılayıcı gen yolağı, hepsinde olmasa da birçok kanserde mutant haldedir. Son dönemlerde yapılan çalışmalarda, pRB'nin posttranskripsiyonel modifikasyonunun daha önce düşünülenden çok daha karmaşık olduğunu, birçok bilinmeyen yolağın pRB'nin düzenlenmesini etkilediği gösterilmiştir. Kanserde RB gen yolağının daha iyi anlaşılması daha az yan etkilere sahip ilaçların geliştirilmesine, kanserin daha etkin şekilde tedavi edilmesine olanak tanıyacaktır.Introduction
Retinoblastoma1 (RB1) geninde germline mutasyonu olan hastalar, ikincil kansere yakalanma açısından yüksek riske sahiptirler. Bu risk radyoterapi görenlerlerde artar. Bu nedenle RB gen mutasyon analizine göre değerlendirilen tedavi yaklaşımları ikincil kanserler açısından riski azaltmak açısından büyük önem taşımaktadır. Eskiden eksternal ışın radyasyon terapisi (EBRT) ya da enükleasyon retinoblastomalı hastaların tedavisinde kullanılan tanımlı tedavi metodları olarak bilinmekteydi. Ancak EBRT katarak, optik nöropati ve ikincil maliniteler gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilmektedir. Sağkalımı artırmak, komplikasyonları önlemek ve gözün görme yetisini korumak amacı ile EBRT ve enükleasyon tedavilerine alternatif başka yöntemlerin denenmesi gündeme gelmiştir.[1] Özellikle yüksek riskli retinoblastoma hastalarında kemoterapi gerek sistemik kontrol açısından, gerek intraoküler tümörü küçülterek lazer fitokoagülasyon, termoterapi ve kriyoterapi gibi fokal oftalmik tedavilere olanak sağlaması ve böylelikle görmenin korunması açısından yararlıdır.[2,3] Son yıllarda Melphalan ve diğer kemotöropatik ajanlarla uygulanan intraarteriyal kemoterapi (IAC) RB tedavisine yeni bir uygulama getirmiştir. IAC, sistemik kemoterapi ve fokal tedavilerin başarısız olduğu durumlarda ikinci tedavi alternatifi olarak denenmiş ve son zamanlarda bazı olgularda ilk tedavi yaklaşımı olarak kabul görmüş ve kullanılmaya başlanmıştır.[4,5]Retinoblastoma geni retinoblastoma olarak adlandırılan çocukluk çağı kanserlerinde mutasyona uğramış tümör baskılayıcı bir gendir.[6] RB geninin keşfinden sonra bu genin birçok kanserde inaktif olduğu gösterilmiştir. Retinoblastoma tümör baskılayıcı gen yolağı, birçok kanserde mutant haldedir. Retinoblastoma tümör baskılayıcı proteini (pRb) G1-S geçişinde kontrol noktası olarak rol oynamaktadır. pRb’nin posttranslasyonel modifikasyonlarla düzenlenmesinin kritik olduğu düşünülmektedir. pRb, siklin bağımlı kinazlar (CDKs), p38 MAP kinaz, Chk1/2, Abl ve Aurora B gibi farklı birçok kinaz tarafından fosforile edilmektedir. Fosforilasyonun yanında, pRb asetilasyon, metilasyon, ubikitinasyon ve SUMOlasyon ile de uyarılabilmektedir. Asetilasyon, metilasyon ve SUMOlasyon gibi modifikasyonlar pRb aracılı gen susturulmasında rol oynamaktadırlar. pRb’nin ubikitinlenmesi ise degredasyon ve apoptozun düzenlenmesinde kullanılan modifikasyonlardır. Son dönemlerde yapılan proteomik araştırmalarından edinilen bilgiler pRb’nin posttranslasyonel modifikasyonunun daha önce düşünülenden çok daha kapsamlı olduğunu göstermektedir. Bu yeni bilgi birçok bilinmeyen yolağın da pRb’nin düzenlenmesini etkilediğini desteklemektedir.[7] RB gen ailesine mensup RBp107 ve RBp130 RB proteinleri G0/G1 fazında E2F transkripsiyon faktörünü inhibe etmektedirler. Mitojenik sinyallere karşı, CDKs RB gen ailesi üyelerini fosforile etmekte ve RB aile üyeleri ile E2F arasında oluşmuş olan kompleksin yıkımına yol açmaktadırlar. Buna bağlı olarak S fazı için gerekli genlerin transkripsiyonu sağlanmakta ve S fazı gerçekleştirilmektedir. Hücre döngüsündeki rolünün ötesinde, RB gen aile üyeleri, DNA replikasyonu, mitoz, kromatin yapısı, hücre metabolizması, hücresel farklılaşma ve hücre ölümü gibi fonksiyonları da düzenlemektedirler.[8] RB proteininin yanında RB ilişkili diğer iki protein olan p107 ve p130 proteinleri cep proteinleri olarak adlandırılmaktadırlar. RB proteinlerinin aktivitesinin düzenlenmesinde fosforilasyon anahtar role sahiptir. RB proteini hücre döngüsü süresince SiklinD/cdk4/6, SiklinE/cdk2 ve SiklinA/cdk2 kinazları ile fosforile olan çeşitli fosforilasyon bölgelerini taşımaktadır. RB’nin biyolojik fonksiyonları tümör baskılanması, hücre döngüsünün düzenlenmesi ve apoptozu içermektedir. RB’nin bu fonksiyonları çok sayıda hücresel protein ile etkileşim sonucu gerçekleşmektedir. Yüzden fazla proteinin RB proteini ile etkileşime girdiği rapor edilmiştir.[9]
Retinoblastoma gen yolağında CDKN (Ink4a), D tipi siklinler, siklin bağımlı protein kinazlar (cdk4, cdk6), RB cep proteinleri ailesi (RB, p107, p130) ve E2F transkripsiyon faktör ailesi (E2F1- 8’in heterodimerleri, DP1 ve DP2) olmak üzere beş protein ailesi yer almaktadır. Bu yolak büyümeyi baskılayıcı sinyallerin yanı sıra, büyümeyi uyaran sinyaller ile onun bileşenlerinin aktive olması ya da inhibe olması ile hücre proliferasyonunun düzenlenmesinde merkezi rol oynamaktadır. RB gen yolağının p16Ink4a, siklin D1 ve RB1 geni gibi bileşenleri farklı yapısal farklılıklara uğramaktadır. p16Ink4a lokusunun delesyonu ya da sessizleştirilmesi, siklin D1 odağının amplifikasyonu ve RB1 geninin bialelik mutasyonu farklı farklı birçok kanser hücresinde bozulmuş durumdadır.[10] RB gen yolağının bu bileşenleri kanser tedavisinde kullanılabilecek hedefler olarak görülmektedir. Bu gen yolağındaki beş farklı protein ailesi arasında fonksiyonel etkileşimler söz konusudur. Ink4a protein ailesi; p16Ink4a, p15Ink4b, p18Ink4c, p19Ink4d, AKN domainini içeren küçük sabit ısılı proteinlerdir. Ink4 proteinlerinin her biri cdk4 ve cdk6’ya bağlanarak bu siklin bağımlı kinazların aktivitelerini inhibe etmektedirler. Cdk4/6, siklin D bağımlı protein kinazlardır. Siklin D proteinlerinin her biri cdk4 ya da cdk6 ile etkileşime girerek aktif kinaz kompleksini oluşturmaktadır. Ink4 proteinleri, cdk4/6 için aktif kinaz kompleksinin oluşumunu engellemek amacıyla siklin D ile yarışmaktadır. Hücre proliferasyonu süresince siklin D/cdk4/6 kompleksi, hücrenin mitojenik sinyallere tepki vermesiyle hücre döngüsü başlatıldığında aktive olmaktadır. SiklinD/cdk4/6 kompleksinin hücredeki ana hedefi RB cep protein ailesidir. Bu RB cep proteinleri ailesi kromatin yapılarını ve transkripsiyon faktör aktivitelerini düzenlemek için çoklu peptid bağlayıcı cepler ve birleştirici nükleer protein komplekslerini içermektedir. RB cep proteinlerinin SiklinD/Cdk4/6 ile fosforilasyonu sonucu RB-E2F etkileşimi ortadan kalkmaktadır. E2F, hücre döngüsünün progresyonuna (Siklin E ve Siklin A), nükleotid biyosentezine (timidilat sentetaz ve ribononükleotid redüktaz), DNA replikasyonuna (MCM7 ve cdc6) ve mitotik progresyona (Siklin B1 ve cdk1) neden olan birçok genin promotörüne bağlanır ve onların aktivitelerini düzenlemektedir. Ayrıca E2F proapoptotik genlerin ekspresyonunu uyarmakta ve böylece RB gen yolağındaki değişimler sitotoksik ajanlara tepki olarak tümör hücresini etkilemektedirler.
E2F Transkripsiyon Faktörleri
Memelilerde en az üç çeşit E2F transkripsiyon
faktörleri vardır. Aktive edici E2F’ler arasında
E2F1, E2F2, E2F3 transkripsiyon faktörleri en
iyi bilinenleridir. Bu transkripsiyon faktörleri, RB
gen yolağında hücre döngüsü ile ilgili olan genlerin
transkripsiyonu ile inaktif hale dönüştürüldüklerinde
S fazına girişi sağlarlar. Baskılayıcı E2F
proteinleri olan E2F4 ve E2F5 ise, RB aile üyeleri
ile bir kompleks içinde olan E2F hedef genlerinin
transkripsiyonlarını baskılamaktadır. E2F proteinlerinin üçüncü kategorisinde yer alan E2F6, E2F7
ve E2F8 transkripsiyon faktörleri E2F hedef gen
ekspresyonunu baskılamakla birlikte RB bağlanmasından
bağımsız bir fonksiyona sahiptirler.[11]
E2F transkripsiyon faktörlerinin birçok hücresel
aşamada rol aldığı çok sayıda mikroaray çalışması
ile kanıtlamıştır.[12] E2F transkripsiyon faktörleri
tarafından düzenlenen, apoptoz ve DNA hasarını
kontrol eden genler olmak üzere farklı kategoride
birçok gen bulunmaktadır (Şekil 1). E2F tarafından
düzenlenen ve bugün birçok kanserde etkili
olduğu bilinen bir başka gen grubu ise Ras yolağındaki
genlerdir.[13]
Retinoblastoma Protein Ailesinin Hücre
Proliferasyonundaki Rolü
Retinoblastoma, hücre döngüsünün S fazına girişinde
anahtar inhibitör olarak görev almakta ve
bu yolla hücre proliferasyonunu düzenlemektedir.
RB protein ailesi, G1 progresyonu, S fazına giriş
ve hatta mitozdan çıkış gibi hücre döngüsünün diğer
aşamalarını da düzenleyici bir role sahiptir. RB
protein ailesinin hem E2F’ye bağlı hem de bağımsız
olarak etkili olabilmektedir. RB protein ailesi
G1 progresyonu boyunca ekspresyon düzeylerinde
farklılık gösterirler.[14] G1’in erken fazında p130 ve
p107 yüksek seviyede eksprese edilmekte ve bu
proteinler baskılayıcı E2F’ler ile ilişki içinde görevlerini
sürdürmektedirler. Gen ekspresyonunun baskılama görevi olan baskılayıcı E2F’ler gen ekspresyonunu
baskılamak için RB protein ailesine
ihtiyaç duymaktadırlar.[15]
Retinoblastoma Protein Ailesinin
Apoptozdaki Rolü
Retinoblastoma proteini, hücre döngüsünü düzenlemesine
ek olarak, apoptoz gibi hücre ve organizmanın
diğer fonksiyonlarını da düzenler.
RB, apoptoz düzenleyicilerin ekspresyonlarının
kontrolü ile apoptozu direkt düzenleyebildiği gibi
hücre döngü progresyonunu düzenleyerek indirekt
olarak da bu düzenlemeyi yapabilmektedir.
RB gen yolağı ayrıca proapoptotik faktörlerin
transkripsiyonel düzenleyicisi olarak da apoptozu
düzenleyebilmektedir. E2F1 aşırı ekspresyonu
proapoptotik genler olan Arf, p73, APAF-1, Smac/
Diablo ve Omi HTRA2 gibi genlerin transkripsiyonel
aktivasyonuyla apoptoza neden olmaktadır.
[16,17] E2F, ARF ve PIN gibi proteinlerin düzeylerini
artırarak p53 proteininin stabilizasyonu yoluyla
apoptozu düzenleyebilmektedir.[17] RB/E2F proteinleri
ile proapoptotik hedef genlerin ekspresyonlarının
düzenlenmesi diğer düzenleyiciler ve sinyal
yolakları ile yürütülür. Örneğin GABP direkt E2F1
ile bağlanır ve özellikle E2F1 bağımlı apoptozu
inhibe eder.[18] Ayrıca DNA hasar sinyalleri RB
proteininin asetilasyonuna neden olur ve E2F1’e
bağlanmasını engelleyerek E2F1’in proapoptotik
aktivitesini etkinleştirir (Şekil 2).[19,20]
Retinoblastoma Protein Ailesinin
Farklılaşmadaki Rolü
Retinoblastoma yolağı gelişmiş organizmalardaki
hücrelerin farklılaşmasında önemlidir. Gelecekteki
kanser terapilerinin tümörün büyümesini
durdurabilmesi, farklılaşma yolaklarının tekrar aktif
hale getirilebilmesi ile başarılı olacağı düşünülmektedir.
Bu yolla tümör hücreleri farklılaşma ve
proliferasyonu durdurabilirler. RB yolağının farklılaşmanın
düzenlenmesindeki rolünün anlaşılması
bize kanser hücrelerinde farklılaşmanın tamamlanması
ve proliferasyonun bloklanması için yeni hedefler
sunacaktır.
Retinoblastoma yolağının memeli hücrelerinde farklılaşmayı düzenlediğine ilişkin bilgiler mevcutsa da RB’nin farklılaşmadaki rolü hücre döngüsünden çıkışı düzenlemesi ile ilgilidir. RB gen fonksiyonu olmayan hücrelerin, hücre döngüsünden çıkamadığı ve farklılaşmayı sonlandırana kadar proliferasyona devam ettiği gözlenmektedir. Örneğin RB geni olmayan hematopoetik sistem hücreleri tam olarak farklılaşamamakta ve durum miyeloproliferatif hastalıkların gelişimine neden olmaktadır. Bu hastalıklar da öncül hücrelerin sayısının artmasına ve daha fazla tümör oluşumuna neden olmaktadırlar.[21] RB geni bulunmayan osteoblastların hücre döngüsünden çıkışta problem yaşadıkları görülmekte ve bu durum da RB’nin hücre farklılaşması ve hücre döngüsü çıkışı arasındaki bağlantı için gerekli olduğunu kanıtlamaktadır.[22] Bu sonuçlar, RB’nin hücre döngüsünün çıkışını ve farklılaşmış hücrelerin pasif durumunu dengelemekte önemli role sahip olduğunu destekler niteliktedir.
Kanser Hücrelerinde Retinoblastoma
Gen Yolağındaki Değişiklikler
Kanser araştırmacıları kanser hücrelerinde hücre
proliferasyonuna neden olmasından dolayı RB
gen yolağıyla ciddi şekilde ilgilenmişlerdir. Bu yolakta
Ink4 ailesi ve RB protein ailesinin fonksiyonu
tümör baskılayıcı durumdayken; Siklin D, cdk4/6
ve E2F protein aileleri tümör hücresinin proliferasyonu yönünde etki etmektedirler. 206 primer
glioblastoma tümörü üzerinde yapılmış kapsamlı
genom ve transkriptom analizi çalışmasında, RB
yolağının primer glioblastoma örneklerinde değiştiği
görülmüştür.[23] Bu sonuçlar da kanser hücrelerinde,
RB yolağının değişiklikler gösterdiğinin
kanıtı olarak değerlendirilmektedir.
Kanser Terapisinde Retinoblastoma
Gen Yolağı
Retinoblastomanın kanser hücrelerinde en az
üç farklı fonksiyonu bulunmaktadır. Kanserlerin
birçoğunda RB yolağı, ya RB geninin mutasyonu
veya delesyonuyla ya da onun fonksiyonel inaktivasyonuyla
etkisiz hale getirilmektedir. RB gen
fonksiyonunun kazanıldığı çok az sayıda kanser
tipi bulunmaktadır. RB yolağının durumuna bağlı
olarak kanser hücrelerine özel hedeflerin kullanıldığı
farklı stratejiler geliştirilebilir. RB yolağındaki
RB, E2F, siklin D, Cdk4/6, p16Ink4a (CDKN2A)
bileşenleri ve onların fonksiyonel etkileşimleri kanser tedavisinde hedef olarak kullanılmalarına
neden olmuştur. RB yolağındaki genetik ve epigenetik
değişiklikler birçok sporadik kanserlerde
saptanmıştır. RB yolağının durumu radyasyon ve
genotoksik ilaçlara tepki veren tümör hücrelerini
etkilemektedir. Bu durum hücre döngüsünün siklin
D1 degradasyonu aracılığı ile durdurulmasına ve
böylece RB defosforilasyonuna neden olmaktadır.
RB yolağının durumu, tümör hücresinin hormon
ve mitojenik sinyalleri bloke eden diğer töropatik
stratejilere tepkisini etkilemektedir. RB yolağındaki
hasarlar E2F aktivitesinin deregülasyonuna sebep
olmakta ve bu durum G1-S geçişini ve apoptozu
destekleyerek gen ekspresyonunu uyarmaktadır
(Şekil 3). Potansiyel töropatik stratejiler RB yolağındaki
bu hedefleri direkt hedef almaya yöneliktir.
[24] Kanser için ilaç geliştirmeyi amaçlayan birçok
araştırma apoptozu uyarma üstüne odaklanmıştır.
Diğer uygulanabilir seçenekler hücre proliferasyonunu inhibe etmek, hücresel senesense neden olmak ya da farklılaşma yolaklarını yeniden aktifleştirmek ve böylece hücrenin farklılaşmasını ve proliferasyonunu durdurmayı sağlamak olarak sıralanabilir. RB’nin geri dönüşümsüz inaktivasyonu olmadığı kanserler için, tümör oluşumunu engellemek açısından RB fonksiyonunu yeniden aktif hale getirmek olası bir çözüm gibi görülmektedir. Fakat özellikle hücre tiplerini ve hücresel içeriklerini tamamıyla anlayabilmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Farklılaşmanın düzenlenmesinde RB gen yolağının rolünün anlaşılması bizlere kanser hücrelerinde farklılaşmanın ve proliferasyonun bloke edilmesi açısından uygulanabilir bir hedef sunacaktır.
Retinoblastoma Gen Mutasyonları ve
Retinoblastoma
Retinoblastoma1 geni 13. kromozomun q14.2
bandında, 27 eksona sahip yaklaşık 200 kb’lık alan
kaplayan bir gendir. RB1 geninin kalıtsal yatkınlık
oluşturma mekanizması bi-alelik inaktivasyon
ile gerçekleşmektedir. Bugüne kadar RB1 geninde
900’den fazla mutasyon tanımlanmıştır.[25] Bu mutasyonların
genin herhangi bir bölgesindeki CpG
adalarında gerçekleştiği gösterilmiştir.[26] RB gen
mutasyonları retinoblastoma ve bu hasta grubunda
oluşan sekonder kanserler ile sporadik akciğer,
meme ve diğer birçok malinitede gösterilmiştir.
[27-29] RB1 gen mutasyonlarının görülmediği kanser
türlerinde ise pRB’nin inaktive olduğu gözlenmiştir.
Bu da RB1 geninin kanser biyolojisinde son
derece önemli bir rol oynadığını kanıtlamaktadır.
[30] RB1 genindeki mutasyonların saptanmasında
genin büyük oluşu, mosaizism, mutasyonel heterojenlik,
mutasyonların kodlanmayan bölgelerde
oluşu gibi birçok zorlukları mevcuttur.[31] Bununla
beraber bu gendeki mutasyonların taranmasında
quantitative multiplex PCR, sequencing, denaturing
high-performance liquid chromatography
(DHPLC) ve quantitative multiplex PCR for short
fluorescent segments (QMPSF) assay gibi birçok
farklı metod kullanılmakta ve bu metodların belirleme
gücü %89-92 arasında değişmektedir.[32-<34>]
RB1 Geninin Klinik Önemi
Ali ve ark.nın yaptıkları çalışmada RB1 gen
mutasyonları ile klinik bulgular arasında ilişki araştırılmıştır. Bu çalışmaya göre RB1 gen mutasyonları
varlığı ile, ileri evre, yüksek enükleasyon
şansı, agresif histolojik özellikler ve metastaz
arasında korelasyon bildirilmiştir.[34] Gallie ve ark.
nın yaptığı çalışmada ise RB1 gen mutasyonlarının
bilinmesinin riski belirlemek, aileye yardımcı
olmak ve aileyi kanserden korumak konusunda
son derece yol gösterici olduğu vurgulanmıştır.[35]
Bu sayede hastalık erken teşhis edilebilmekte hatta
göz ve görme fonksiyonlarının korunması mümkün
olmaktadır. Xu ve ark. ise mutasyon taşıyıcısı
olan ailelerde IVF ve Pre-implantasyon genetiği ile
bu ailelerin sağlıklı çocuk sahibi olabileceklerini
ve bu sayede de hastalıktan korunmanın mümkün
olabileceğini buna bağlı olarak da kanser olgularının
azaltılabileceği ile sürülmüştür.[36]
Gelecekte RB genetiğinin daha detaylı bir şekilde aydınlatılmasıyla ile RB tedavisinde yeni yaklaşımlar söz konusu olacaktır.[37,38] Özellikle hedefe yönelik tedavilerde MDMX-p53 and MDM2-p53 kompleksleri ile ilişkili Nutlin-3a inhibitörü yoluyla RB hücrelerinde p53 ile indüklenen hücre ölümünün RB hücrelerini efektif şekilde yok edeceği düşünülmektedir.[39,40]
Özet olarak, kanserdeki RB durumu yeni kanser töropatik ilaçlarının gelişmesinde kullanılabilecek ve daha az yan etkilere sahip daha iyi tedavilere olanak sağlayacaktır. Bununla beraber, RB varlığında ya da yokluğunda hücre proliferasyonunun kontrolü apoptoz ve farklılaşmanın anlaşılmasını sağlayacak daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
References
1) Choi S, Han JW, Kim H, Kim BS, Kim DJ, Lee SC,
et al. Combined chemotherapy and intra-arterial
chemotherapy of retinoblastoma. Korean J Pediatr
2013;56(6):254-9. CrossRef
2) Abramson DH, Marr BP, Brodie SE, Dunkel I, Palioura
S, Gobin YP. Ophthalmic artery chemosurgery for less
advanced intraocular retinoblastoma: five year review.
PLoS One 2012;7(4):e34120. CrossRef
3) Shields CL, Honavar SG, Meadows AT, Shields JA,
Demirci H, Singh A, et al. Chemoreduction plus focal
therapy for retinoblastoma: factors predictive of need
for treatment with external beam radiotherapy or enucleation.
Am J Ophthalmol 2002;133(5):657-64. CrossRef
4) Gobin YP, Dunkel IJ, Marr BP, Brodie SE, Abramson
DH. Intra-arterial chemotherapy for the management of retinoblastoma: four-year experience. Arch Ophthalmol
2011;129(6):732-7. CrossRef
5) Peterson EC, Elhammady MS, Quintero-Wolfe S, Murray
TG, Aziz-Sultan MA. Selective ophthalmic artery
infusion of chemotherapy for advanced intraocular retinoblastoma:
initial experience with 17 tumors. J Neurosurg
2011;114(6):1603-8. CrossRef
6) Knudsen ES, Knudsen KE. Retinoblastoma tumor suppressor:
where cancer meets the cell cycle. Exp Biol
Med (Maywood) 2006;231(7):1271-81.
7) Macdonald JI, Dick FA. Posttranslational modifications
of the retinoblastoma tumor suppressor protein
as determinants of function. Genes Cancer 2012;3(11-
12):619-33. CrossRef
8) Rubin SM, Sage J. Defining a new vision for the retinoblastoma
gene: report from the 3rd International Rb
Meeting. Cell Div 2013;8(1):13. CrossRef
9) Morris EJ, Dyson NJ. Retinoblastoma protein partners.
Adv Cancer Res 2001;82:1-54. CrossRef
10) Knudsen ES, Wang JY. Targeting the RB-pathway in
cancer therapy. Clin Cancer Res 2010;16(4):1094-9.
11) Li J, Ran C, Li E, Gordon F, Comstock G, Siddiqui H,
et al. Synergistic function of E2F7 and E2F8 is essential
for cell survival and embryonic development. Dev
Cell 2008;14(1):62-75. CrossRef
12) Weinmann AS, Yan PS, Oberley MJ, Huang TH, Farnham
PJ. Isolating human transcription factor targets by
coupling chromatin immunoprecipitation and CpG island
microarray analysis. Genes Dev 2002;16(2):235-44. CrossRef
13) Müller H, Bracken AP, Vernell R, Moroni MC, Christians
F, Grassilli E, et al. E2Fs regulate the expression
of genes involved in differentiation, development, proliferation,
and apoptosis. Genes Dev 2001;15(3):267-85. CrossRef
14) Classon M, Dyson N. p107 and p130: versatile proteins
with interesting pockets. Exp Cell Res 2001;264(1):135-47. CrossRef
15) Dimova DK, Dyson NJ. The E2F transcriptional network:
old acquaintances with new faces. Oncogene
2005;24(17):2810-26. CrossRef
16) Bracken AP, Ciro M, Cocito A, Helin K. E2F target
genes: unraveling the biology. Trends Biochem Sci
2004;29(8):409-17. CrossRef
17) Iaquinta PJ, Lees JA. Life and death decisions by
the E2F transcription factors. Curr Opin Cell Biol
2007;19(6):649-57. CrossRef
18) Hauck L, Kaba RG, Lipp M, Dietz R, von Harsdorf R.
Regulation of E2F1-dependent gene transcription and
apoptosis by the ETS-related transcription factor GABPgamma1.
Mol Cell Biol 2002;22(7):2147-58. CrossRef
19) Dick FA, Dyson N. pRB contains an E2F1-specific binding domain that allows E2F1-induced apoptosis to
be regulated separately from other E2F activities. Mol
Cell 2003;12(3):639-49. CrossRef
20) Markham D, Munro S, Soloway J, O’Connor DP,
La Thangue NB. DNA-damage-responsive acetylation
of pRb regulates binding to E2F-1. EMBO Rep
2006;7(2):192-8. CrossRef
21) Spike BT, Dirlam A, Dibling BC, Marvin J, Williams
BO, Jacks T, et al. The Rb tumor suppressor is required
for stress erythropoiesis. EMBO J 2004;23(21):4319-29. CrossRef
22) Berman SD, Yuan TL, Miller ES, Lee EY, Caron A, Lees
JA. The retinoblastoma protein tumor suppressor is important
for appropriate osteoblast differentiation and
bone development. Mol Cancer Res 2008;6(9):1440-51. CrossRef
23) Cancer Genome Atlas Research Network. Comprehensive
genomic characterization defines human
glioblastoma genes and core pathways. Nature
2008;455(7216):1061-8. CrossRef
24) Du W, Searle JS. The rb pathway and cancer therapeutics.
Curr Drug Targets 2009;10(7):581-9. CrossRef
25) Valverde JR, Alonso J, Palacios I, Pestaña A. RB1 gene
mutation up-date, a meta-analysis based on 932 reported
mutations available in a searchable database. BMC
Genet 2005;6:53. CrossRef
26) Harbour JW. Overview of RB gene mutations in patients
with retinoblastoma. Implications for clinical genetic
screening. Ophthalmology 1998;105(8):1442-7.
27) Moll AC, Imhof SM, Bouter LM, Tan KE. Second primary
tumors in patients with retinoblastoma. A review
of the literature. Ophthalmic Genet 1997;18(1):27-34.
28) T’Ang A, Varley JM, Chakraborty S, Murphree AL,
Fung YK. Structural rearrangement of the retinoblastoma
gene in human breast carcinoma. Science
1988;242(4876):263-6. CrossRef
29) Bookstein R, Rio P, Madreperla SA, Hong F, Allred C,
Grizzle WE, et al. Promoter deletion and loss of retinoblastoma
gene expression in human prostate carcinoma.
Proc Natl Acad Sci U S A 1990;87(19):7762-6.
30) Sherr CJ. Cancer cell cycles. Science
1996;274(5293):1672-7. CrossRef
31) Parsam VL, Ali MJ, Honavar SG, Vemuganti GK,
Kannabiran C. Splicing aberrations caused by constitutional
RB1 gene mutations in retinoblastoma. J Biosci
2011;36(2):281-7. CrossRef
32) Houdayer C, Gauthier-Villars M, Laugé A, Pagès-Berhouet
S, Dehainault C, Caux-Moncoutier V, et al. Comprehensive
screening for constitutional RB1 mutations
by DHPLC and QMPSF. Hum Mutat 2004;23(2):193-202. CrossRef
33) Richter S, Vandezande K, Chen N, Zhang K, Sutherland J, Anderson J, et al. Sensitive and efficient detection of
RB1 gene mutations enhances care for families with
retinoblastoma. Am J Hum Genet 2003;72(2):253-69.
34) Ali MJ, Parsam VL, Honavar SG, Kannabiran C, Vemuganti
GK, Reddy VA. RB1 gene mutations in retinoblastoma
and its clinical correlation. Saudi J Ophthalmol
2010;24(4):119-23. CrossRef
35) Gallie BL, Gardiner J, Toi A. Retinoblastoma treatment
in premature infants diagnosed prenatally by ultrasound
and molecular diagnosis. Am J Hum Genet
1999(Suppl):65: p. A62.
36) Xu K, Rosenwaks Z, Beaverson K, Cholst I, Veeck L,
Abramson DH. Preimplantation genetic diagnosis for retinoblastoma: the first reported liveborn. Am J Ophthalmol
2004;137(1):18-23. CrossRef
37) Windle JJ, Albert DM, O’Brien JM, Marcus DM, Disteche
CM, Bernards R, et al. Retinoblastoma in transgenic
mice. Nature 1990;343(6259):665-9. CrossRef
38) Zhang J, Schweers B, Dyer MA. The first knockout
mouse model of retinoblastoma. Cell Cycle
2004;3(7):952-9. CrossRef